Kayseri’den Stuttgart’a 3 Nesil Girişimcilik
22 Haziran 2019 Cumartesi
İstanbul
TAİDER üyeleri Kayseri’den Stuttgart’a Üç Nesil Girişimciliği konuştu
TAİDER Aile İşletmeleri Derneği İstanbul temsilciliği tarafından düzenlenen aileler buluşması, “Kayseri’den Stuttgart’a Üç Nesil Girişimcilik” konu başlığında, aile şirketi sahipleri ve gelecek nesil üyelerinin katılımıyla gerçekleşti. Aileler Buluşmasına konuk olan Bayraktarlar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ahmet Bayraktar, kendi aile şirketindeki üç neslin öyküsünü anlatırken, nesiller arası doğru iletişim önerilerini paylaştı.
TAİDER Aile İşletmeleri Derneği İstanbul Temsilciliği tarafından 22 Haziran’da düzenlenen Aileler Buluşmasının konuğu Bayraktarlar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ahmet Bayraktar oldu. TAİDER üyelerinin aileleriyle birlikte katıldığı toplantıda aile şirketlerinde kurumsallaşma, sürdürülebilirlik, nesiller arası geçiş ve doğru iletişim konuları tartışıldı.
Toplantının açılışında konuşan TAİDER Yönetim Kurulu Başkanı Candan Çilingiroğlu, “Samimiyet ve paylaşım odaklı bu toplantıları ‘Aileler İçin, Aileler Tarafından’ mottosuyla düzenliyoruz. Amacımız aile şirketleri olarak deneyimlerimizi paylaşırken, başarıların ve başarısızlıkların arkasında yatan nedenleri de en iyi şekilde kavramak. Her aile şirketi esasında hayatın içinden çok önemli hikâyelere sahip. Bu hikâyeler hepimiz için ders niteliğinde ayrıntılar ve bilgiler içeriyor. Bayraktarlar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sayın Ahmet Bayraktar, ‘Kayseri’den Stuttgart’a Üç Nesil Girişimcilik’ konulu paylaşımıyla bugün aramızda. İnanıyorum ki bu bilgi ve deneyim paylaşımları Türkiye’deki aile şirketleri için yol gösterici nitelikte olmaya devam edecek.” diye konuştu.
Toplantının konuğu olan Bayraktarlar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ahmet Bayraktar, holdingin büyüme serüveninden yaşadıkları zorluklara, zor zamanlarda buldukları parlak çözümlerden şirketin gelecek nesillere aktarımına kadar pek çok önemli konuda görüşlerini paylaştı.
“Girişimcinin performansı kadar dönemin sosyoekonomik gelişmeleri de önemli”
Beş nesildir otomotiv işiyle uğraşan bir aileden geldiğini ifade eden Ahmet Bayraktar, “Büyük dedem, Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’daki ilk şoförlerden biriydi. Dedem de Kayseri’de ve Ankara’da Amerikan araçlarının yedek parçalarını tedarik ediyordu. Dolayısıyla babam da ben de otomotiv sektörünün içinde büyüdük.” diye konuştu.
Bayraktarlar Holding’in kökenindeki girişim öyküsünden anekdotlar paylaşan Ahmet Bayraktar, “Hikayemizin üç önemli açısı var; ‘girişimcinin performansı’, girişimin başladığı ve büyüdüğü dönem içerisindeki ‘sosyoekonomik ve politik gelişmeler’, üçüncü olarak da ‘sektörel ve teknolojik gelişmeler’. Bu üç açının arasındaki uyum bir girişimin başarısının temelini oluşturuyor.” ifadelerini kullandı. Aile şirketlerinde nesiller arası iletişimin gelişmesine dair örnekler veren Bayraktar şunları söyledi: “Ben ve kardeşim İstanbul’da ortaokul ve lisede okuduğumuz dönemde mutlaka babamızın iş yerine gider, akşama kadar onun dükkânında çalışırdık. Bu sayede işi öğrendik. Babamızın verdiği kararları ve bu kararların arkasındaki gözlemleri ilk elden görme şansına sahip olduk. O dönemlerde şirketin başarısının arkasında babamın doğru gözlemlerinin payı çok yüksekti. İthalatla başlayan bu serüven, uluslararası otomotiv sektörünün önde gelen markalarıyla lisans anlaşmaları ve akabinde de üretimle devam etti. Türkiye’nin siyasal ve ekonomik olarak zor dönemlerden geçtiği 1979 yılında ilk fabrikamızı açtık. Ben de babamın aksi yöndeki ısrarlarına rağmen Türkiye’ye dönerek Bursa’daki fabrikamızda dış ticaret sorumlusu olarak çalışmaya başladım. Geriye dönüp baktığımda bugün dünyanın önde gelen otomotiv üreticilerinin tedarikçisi olmanın yanında kendi Ar-Ge merkezinde tasarladığı ürünleri ihraç eden bir firmamız var ve bu beni çok gururlandırıyor.”
İhracat hem nefes aldırdı hem öğretici oldu
Bir iş insanı ve birey olarak gelişim sürecinde en önemli dert ortağının babası olduğunu ifade eden Ahmet Bayraktar, “Babamın sağduyusu ve öğütleri iş yaşamımda hep yol gösterici oldu. En önemli dersleri ondan aldım” dedi. Zor zamanlarda doğru kararlar almanın önemini vurgulayan Bayraktar, “24 Ocak kararları açıklandığında sektörümüzde müthiş bir talep düşüşü yaşanmıştı. O dönemde yönümüzü ihracata çevirdik ve ihracat bize nefes aldırdı. Bu hamleyi yapmasaydık belki de o noktada kalırdık” diye konuştu. Teknolojiye ve Ar-Ge’ye yatırımın önemine değinen Ahmet Bayraktar, “İhracat bize öğretici oldu. 1985 yılında plastik enjeksiyon yatırımını yaparak stop lambası alanında yatırımlarımızı artırdık ve Toyota’nın ülkemizde üretime başlamasıyla birliktr Japonya’daki üreticilerle yaptığımız lisans anlaşmalarıyla işimizi genişlettik. Doğru zamanda yapmış olduğumuz bu girişim bizi başarıya ulaştırdı. Sektörü iyi takip ederek kendimizi daha da geliştirmemiz gerektiğini anladık. Bilgisayar destekli yazılımlarla kendi ürünlerimizi geliştirme çalışmalarına başladık ve 1994’te Ar-Ge merkezimizi kurduk. Kendi tasarımlarımızla yaptığımız stop lambalarını küresel pazara ihraç etmeye başladık. Teknoloji alanında sahip olduğumuz bu güncelliği sürekli olarak korumaya çalıştık. 2004 yılında 10 yıllık bir stratejik yol haritası çizerek kendimizi küresel bir üretici olmaya hazırlamaya başladık. Babamızın sürekli öğütlediği gibi, müşterilerimizi iyi dinliyor, onları anlıyor, onlardan çok şey öğreniyoruz. Bu yönde de ilerliyoruz” diye konuştu.
Saygı, sevgi ve akıl
Aile şirketlerinde sevgi, saygı ve birlikteliğin sürekli olması gerektiğinin altını çizen Ahmet Bayraktar, “Aile bireylerinin duygularını iyi kontrol etmeleri ve duygularının akıllarının önüne geçmesine mani olması gerektiğine inanıyorum. Sıkıntılar elbette olacaktır ancak bizim ailemizde sevgi ve saygı hiç bitmedi. Kurucular, sağlıklarında çocuklarına doğru ile yanlış arasındaki farkı iyi anlatmalı. ‘Benden sonra tufan’ demeyi doğru bulmuyorum. Ülke olarak en güçlü yanımız aslında insan kaynağımız. Bunu daha iyi değerlendirmeliyiz” ifadelerini kullandı.