Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik: Uygulamalar ve Deneyimler, Denizli
20 Aralık 2018 Perşembe
Denizli
TAİDER Denizlili Aile Şirketleri ile Buluştu
Aile şirketlerini geleceğe taşıyabilmek için kurucu ve gelecek nesillerin ahengi önemli
TAİDER, DEGİAD işbirliği ile düzenlenen “Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik: Uygulamalar ve Deneyimler” toplantısında, Denizlili aile işletmeleri ile bir araya geldi. Merkez Efendi Belediyesi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıya DEGİAD Başkanı Hakan Urhan’ın yanı sıra, pek çok aile işletmesinin kurucu ve gelecek nesil üyesi katıldı.
DEGİAD (Denizli Genç İşadamları Derneği) ev sahipliğinde, TAİDER Aile İşletmeleri Derneği işbirliği ile düzenlenen “Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik: Uygulamalar ve Deneyimler” toplantısında aile şirketlerin için büyük önem taşıyan “sürdürülebilirlik” kavramı farklı açılardan ele alındı.
DEGİAD Başkanı Hakan URHAN’ın açılış konuşması ile başlayan toplantıda, Lila Kağıt Yönetim Kurulu Üyesi ve TAİDER Başkanı Aydın ÖĞÜCÜ ile TETA Teknik Tarım Yönetim Kurulu Üyesi Sumer TÖMEK BAYINDIR Funika Tekstil Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, TAİDER ve DEGİAD üyesi Civan SÖZKESEN moderatörlüğünde katılımcılara aile şirketlerinin doğasında var olan sürdürülebilirlik kavramının önemi aktarıldı.
Kurumsal yönetim ilkelerine bağlı sürdürülebilir ve güçlü aile şirketleri ekonomimizin altın anahtarıdır
Açılış konuşmasında sadece belli bir dönem için değil, kalıcı başarıya ulaşmış aile şirketlerinin önemine değinen DEGİAD Başkanı Hakan URHAN “Belirli bir dönem veya geçici bir dönem için başarıdan ziyade, kalıcı ve devamlılığı olan, sürdürülebilir başarıya ulaşmış şirketleri başarılı olarak kabul etmemiz en doğrusu olacak. Yoksa belirli bir dönem için başarıya ulaşmış, ancak sonrasında hissedarlar veya aile üyeleri arasındaki çatışmalardan kaynaklı bölünmeler, küçülmeler ve sonrasında faaliyetlerine son verme aşamasına giden çok şirket görüyoruz” dedi.
Denizli’deki aile şirketlerinde aile ve şirket ilişkileri ve çatışma yönetimi konusunda henüz yeteri kadar bilincin oluşmadığını gözlemlediğini belirten URHAN “Halefiyet planı, aile anayasası, hissedarlık sözleşmeleri gibi hayati öneme sahip konularda oluşturulacak prensiplerin yazılı hale getirilmesi konusu üzerinde önümüzdeki dönemde farkındalığın artırılması gerekmekte. Bunun yanı sıra finansal yapı ve iç kontroller, denetleme ve raporlamalarının yeteri seviyede olmaması aile şirketlerimiz için büyük bir dezavantaj oluşturuyor. Biz de iki sektörde faaliyet gösteren bir aile olarak bu kurumsallaşma sürecinin içerisindeyiz. Profesyonel yardım almak suretiyle şirketimizdeki bu tip handikapları bertaraf etme yolunda günden güne yol alıyoruz. Bu konuyu şirketlerimize ve ailemize yapacağımız en önemli yatırımlardan biri olarak görüyoruz” dedi.
Aile şirketlerinde kurucu ve gelecek nesillerin ahengi o şirketi geleceğe taşıyor
Şirket ortakları ve üst düzey yöneticiler arasında yapılan araştırmalarda şirketler için en büyük riskin yüzde 80 oranında aile içi ilişkilerden kaynaklandığının altını çizen TAİDER Başkanı Aydın ÖĞÜCÜ “Aile şirketlerinde yaşanan sorunların tüm dünya ekonomisine maliyeti yıllık yaklaşık 300 milyar dolar civarında. Türkiye gibi kaynakları sınırlı olan bir ülkede bu denli büyük kayıpların aile içi çatışmalardan kaynaklanması çok yanlış” dedi.
Tüm bu iletişim ve değişim sorunlarının aşılmasında yönetim kurullarındaki bağımsız üyelere önemli görevler düştüğünü söyleyen ÖĞÜCÜ “Gelecek nesillere yol göstermek ve amaçlarını belirlemelerine yardım etmek için bağımsız yönetim kurulu üyelerinin mentorluk görevi üstlenmelerini önemsiyoruz. Uzmanlaşmış profesyonel iş tecrübeleri ile gelecek nesilleri motive etmek ve deneyim kazanmalarını sağlamak konusunda aile dışından olan yönetim kurulu üyelerini bünyenize katmanızı öneririm” dedi.
Çevreye, çalışanına, topluma ve gelecek nesillere yatırım yapan şirketler daha karlı
Son yıllarda yapılan araştırmalarda tüketicilerin bir ürün satın alırken, ürünün hangi koşullarda hazırlandığı, doğaya ve çevreye uyumu, üreticinin çalışanlarına ve sosyal sorumluluk projelerine katkıları gibi pek çok veriyi analiz ederek seçim yaptığını hatırlatan TETA Teknik Tarım Yönetim Kurulu Üyesi Sumer TÖMEK BAYINDIR “Sürdürülebilirlik kavramı gerek şirketler gerekse toplumlar için çok önemsenmesi gereken bir konu. Bugün hala kârlı faaliyetler gerçekleştiren firmaların, sürdürebilirlik konusunu göz ardı etmeleri durumunda gelecek yıllarda bu karlılıklarını sürdüremeyecekleri görülüyor. Ayrıca yeni girişimcilik (startup) ve teknolojinin etkisini aile şirketlerinin çok iyi değerlendirmesi gerekiyor. Yılların bilgi birikimi ve deneyimi ile teknolojiyi birleştiren en başarılı yeni girişimlerin aile şirketlerinden çıkabileceğini düşünüyorum” dedi.
TAİDER Aile İşletmeleri Derneği olarak 2017 yılından bu yana Türkiye’de iş dünyasına sürdürülebilirlik konusunda liderlik etme hedefiyle yürütülen Kuzey Yıldızı: Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik Projesi hakkında da bilgi veren BAYINDIR “Kurumsal sürdürülebilirlik yaklaşımını benimseyerek bu alanda çalışmalar yapan aile işletmelerinin teşvik edilmesini için projenin dört bileşeninden bir olan ‘Kuzey Yıldızı Sürdürülebilirlik Ödülleri’ ile çalışanlar, çevre, toplum ve gelecek nesiller açısından fark yaratarak ülke ekonomisine değer katan aile işletmeleri ödüllendiriliyoruz. Ödüle başvurmak için TAİDER üyesi olmak gerekmiyor. Hisselerinin en az yüzde 50’sinin ailenin kontrolünde bulunan, bir üretim faaliyeti olan ve halka açık olmayan tüm Denizlili işletmeleri, kendilerini ölçümleyebilmek ve geliştirebilmek için bu sürece davet ediyoruz” dedi.
Aile işletmesinin hâlihazırda işliyor olması, gelecek nesil üyeleri için bir avantaj değil
Oturumun moderatörlüğünü üstlenen TAİDER ve DEGİAD üyesi Civan SÖZKESEN ise sürdürülebilirlik konusunda gelecek nesillere görev düştüğünü belirterek “Gelecek nesil üyesi olarak bizler, bir gün işleri devralacak olmanın farkındalığı ile kendimizi geliştirmeliyiz. Bir yandan aile değerlerini koruyarak, diğer yandan da şirketi daha da ileriye taşıyacak girişimlerde bulunacak cesareti ve birikimi sağlayacak tecrübeler edinmeliyiz” dedi.
Funika’nın kurucu lideri Nuri SÖZKESEN’in 2009 yılındaki ani kaybı sonrasında kurumsallaşmanın da sağladığı tecrübe ve avantajla şirketin büyümesini sağladıklarını aktaran SÖZKESEN “O dönemde aile üyeleri arasındaki iletişim ve şeffaflık çok önemliydi. 2010 yılında çalışma masalarımızı aynı odaya taşıyarak, iletişimi artırmayı başardık. Hala da aynı odada çalışıyoruz” dedi.